Savaşma, Dinlen!

Halil İmamoğlu, E. İş Baş Müfettişi, A sınıfı İSG Uzmanı, Öğretim Görevlisi, İAÜ, denetmenhalilimamoglu@gmail.com


İnsanoğlunun, yaşamı boyunca beslenmeden barınmaya birçok riskle karşı karşıya kaldığını önceki yazımda dile getirmiştim. Bu yazıda ise özellikle yaz aylarında, tatilde ve tatil mekânlarında yaşanan risklere değineceğim.

Yaz yaklaşırken kafalar karışmaya başlar: “Nereye gitsem?”, “Bir otelde, pansiyonda veya dağ evinde mi konaklasam ya da bir yazlık mı satın alsam?”, “Denize ne kadar yakın?”, “Çocuklar burada sıkılır mı?”, “Ne kadara mal olur?” gibi birçok soru vardır kafamızda ama bunların arasında, bu alanlarda karşılaşılacak risklerin yeri yok gibidir. Bu noktada başka bir galaksiden bir akil devreye girer ve biz dünyalılara yol gösterir:

 “Siz İnsanoğlu olayları çabuk unutuyorsunuz. Dünyanın en çok ilgi duyduğu Hawaii Adaları, Kuril Adaları, Filipinler, Japonya’nın birçok sahil şehri tsunami tehlikesi altında. 2011 yılında Japonya’da meydana gelen ve binlerce ölümle sonuçlanan tsunami ve depremi, tatil beldesi Selimpaşa’da 2009 yılında meydana gelen sel felaketini unutmamalısınız.”

 Dünyada ve ülkemiz özelinde doğal afetlerin yaşanabileceği yerler son zamanlarda otel, tatil köyleri vb. turistik bölgelere dönüşmüştür. Özellikle Ege Bölgesi deprem riski bakımından tehlike arz etmesine rağmen turistik alanların yoğunlaşmasında öncülük yapmaktadır. Bunu söylerken, yanlış anlaşılmasın, iyi bir araştırma yapma şartı ile benim de ilk gideceğim yer yine bu bölge olacaktır. Asıl soru: “Bu alanların doğal afetler açısından tehlikeli olup olmadığını araştırıyor muyuz?” Tehlike her yerde, risk şeytanın beyninde yatar. Şeytanla dost değilsek korkmaya gerek yok.

Bölgeyi seçtik; sıra geldi kalınacak yere: Otel, motel, pansiyon, dağ evi ve kampingler için gündeme gelebilecek en önemli risklerden biri yangındır. Bu yapılarda, yanıcı malzemelerden yapılmaları ve yangına sebebiyet verecek malzemelerle donatılmış olmaları nedeniyle yangın riski yüksektir. Söz konusu alanlarda yangına dayanıklı yapısal değişikliklere gidilmesi, yangın riskine karşı önlemlerin artırılması, tehlikeler konusunda herkesin bilgilendirilmesi gerekiyor.

Kalacağımız yere vardığımızda ise kendimizi hemen suya atmak isteriz. Söz konusu havuzlarsa Galaksili yine söze girer:

“Buradan dünyanıza bakıyorum. İblid’de kimyasal silahlarla yüzlerce sivilin boğularak öldüğünü gördüm. Kullanılan kimyasal klor gazıydı. Aklıma hemen havuzlarda kullanılan klor geldi. Acaba havuzdaki su ile klor karıştığında bu derecede tehlike yaratan bir durum oluşur mu? Milyonda bir tehlikesinin olması bile çok ürkütücü değil mi? Peki, havuz içinde biriken yosun, nitrat ve fosfat mikro organizmaları beslemez mi? Bu mikro organizmalar en tehlikeli düşmanınız değil mi? Dünyanız için korktum ve kendimi bir havuzun yanında buldum. Hemen, bir uzman var mı diye sordum. Yokmuş. Havuzun günlük bakımları yapılıyor mu diye sordum. Cevap ‘Hayır’. Pes etmedim; havalandırmayı, periyodik hijyen raporlarını sordum. Yokmuş. Çocuklar için ayrı havuz ve cankurtaran var mı diye sordum. Yokmuş.”

Galaksili, isyan eder ve haykırır: “Bu havuza girmeyin! Klor zehirlenmesi, bakteri bulaşması, boğulma gibi birçok risk var. Kaçın!”

 Galaksilinin bıraktığı yerden devam ediyorum: Kaçmayalım; ama gerekli önlemleri alalım. Havuzlara uzmanlar baksın, cankurtaran olsun, dezenfekte işlemleri UV ışınlarla yapılsın, çocuklar için ayrı havuzlar olsun, kapalı havuzlarda havalandırma sağlansın, filtrelerin, su pompalarının kontrol ve bakımları yapılsın ve raporlansın, havuzlarda kullanılmadığı zamanlar için de güvenlik önlemleri alınsın.

Yoğun bir çalışma temposundan sonra yorgun bedenimizi dinlendirmek ve serinlemek için klimamızı açtığımızda ve duş aldığımızda belki de yaşam boyunca üzerimizden atamayacağımız bir hastalığa yakalanmamaya da dikkat etmeliyiz. Turizm bölgelerindeki bazı otellerde birçok lejyoner hastalığı vakasına rastlanıyor. Çözüm olarak su ve termik sistemlerin dezenfeksiyonu ve periyodik bakımlarının yapılması, su depolarının klor yerine tuzlu su veya ultraviyole ışınlar ile dezenfekte edilmesi öneriliyor.

Tüm bu önerileri dikkate alalım, güvenle dinlenelim, yüzelim ve serinleyelim.

Ey Galaksili! Korkma, dünyada ve özellikle Türkiye’de güvenli mekânlar için çalışacağız.

bi_özet gayrimenkul | 2. sayı | Temmuz 2017

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s