Yaz Çarpmasın!

Prof. Dr. Erdem Kaşıkçıoğlu, İç Hastalıkları, Kalp-Damar Hastalıkları, Spor Hekimliği Uzmanı, ekasikcioglu@gmail.com


Koca bir yıl boyunca beklediğimiz yaz mevsiminin çeşitli riskleri de taşıdığını biliyoruz.

Her geçen gün, küresel ısınma ile birlikte sıcaklık dalgalarının frekansı, yoğunluğu ve süresi artıyor ve bu artış, her yaş grubundaki insanın hayatını tehdit ediyor. Özellikle dış ortamlarda çalışanlar ve hassas bireyler sıcak çarpması nedeniyle ölüm riskini taşımakla birlikte ısı transferi ve koruması açısından uygun olmayan materyaller kullanılan konutlarda yaşayanlar için de benzer riskler oluşuyor.

Çevresel ve/veya fizyolojik nedenlerle sıcaklığın arttığı ve bu durumun vücuttan farklı yollarla ısı kaybı ile tolere edilemediği durumlarda vücudun iç sıcaklığında artış meydana gelir. Bu iç sıcaklıkta normal değerlere göre 3 dereceye kadar artış olması sonucunda (37-400C) fizyolojik sistemler ölümle sonuçlanabilecek kadar ciddi zarar görür. Böyle bir durumda zarar görmemek için vücutta düzenleyici mekanizmalar vardır. Örneğin; vücudun iç ısısında 0,30C bir artış meydana gelirse, ısı düzenlemesi için deri damarlarında genişleme ve terleme sonucunda bu ısı artışı kontrol altına alınır. Bu ısı dağıtım mekanizmalarında meydana gelen bir patoloji sonucunda ısı dengesi bozulur; kan basıncı kontrolü ve organların dolaşımı zarar görür. Özellikle ısı stresine karşı kalp ve damarların yanıtı bozulmuş olan yaşlı, kronik hastalığı olan bireyler sıcak çarpması sonucu hastalanma ve ölüm açısından riskli grupta yer alır.

Çevre ısısının yükselmesi ile birlikte cilt damarlarında artan kan miktarı ile kalbe kan dönüşü azalır, bununla birlikte, vücut ısı ayarlamasının ana bileşeni olan terlemenin artmasına bağlı olarak vücut suyunu kaybeder. Sporcu ve askerlerde sıcak havada egzersiz süresinin uzamasıyla vücut iç ısı artışı ve belirgin derecede sıvı kaybı gelişir. Özellikle sıcak havada yapılan ağır egzersizlerde karaciğer ve böbrek yaralanması riski artar.

Sıcak çarpması, hava sıcaklığının artışı ile birlikte nem oranının %60’ların üzerine çıkması durumunda meydana gelir. Yaşlı bireylerde, kalp-damar hastalığı olanlarda, diyabet hastalarında, yoğun alkol kullanan bireylerde ve idrar söktürücü ilaç kullananlarda daha sık görülür. Özellikle organizmanın sıcak havaya uyum sağlayamadığı yaz aylarının ilk günlerinde daha fazla olur. Vücuttaki terleme devam ettiği sürece yeterli sıvı takviyesi sağlanıyorsa yüksek sıcaklığa tahammül etmek mümkündür, ancak nem oranı arttıkça terleme ile olan sıvı kaybı azalmaya başlar ve sıcak çarpması ihtimali artar.

Sıcak çarpması acil tedavi gerektiren ve hayatı tehdit eden bir durumdur. Ani olarak ortaya çıkan baş ağrısı, baş dönmesi, konuşma bozukluğu, baygınlık, halüsinasyon ve epilepsi (sara) nöbeti ile kendini gösterebilir. Bilinç kaybı çok erken dönemde görülebilir. Bitkinlik ve ateş yüksekliği tipiktir. Bu durumda, vücut iç ısısı 440C’yi geçebilir. Deri sıcak, kuru ve kızarmıştır. Nabız hızlı, solunum zayıf ve yüzeyseldir. Kaslar gevşer, refleksleri azalır, tansiyon genellikle düşüktür.

Efora bağlı ortaya çıkan sıcak çarpmasında terleme devam ediyorsa paradoks olarak cilt soğuktur, ancak iç ısı yüksektir. Bu tür sıcak çarpmasında beyin ödemi, böbrek yetersizliği, yaygın damar içi pıhtılaşma ve kas hasarı bulguları daha sık ve daha ağırdır.

Sıcak çarpmasının tedavisinde en önemli olan erken tanı konması ve vakit kaybetmeden bireyin soğutulmasıdır. Dış ortamda müdahale edilecekse hasta hemen serin bir yere alınmalı ve üzerindeki kıyafetler tamamen çıkarılmalıdır. Vücut yüzeyi ıslatılıp bir yandan da vantilatör gibi bir cihazla hava verilerek suyun buharlaşması sağlanmalıdır. Hasta mümkün olan en kısa sürede klimalı bir ambulans ile hastaneye ulaştırılmalıdır.

Sıcak çarpmasından korunmak için; sıcaklığın çok yüksek olduğu saat dilimlerinde mümkünse dışarı çıkılmamalı, açık renkli, bol ve pamuklu kıyafetler tercih edilmeli, şapka ve güneş gözlüğü kullanılmalı, özellikle sıcaklığın yüksek olduğu saatlerde efordan uzak kalınmalı, sindirimi kolay yiyecekler tüketilmeli, sıvı alımına özen gösterilmeli, çay, kahve ve alkol gibi sıvı kaybını arttıran içeceklerden mümkün olduğunca uzak durulmalı ve sık sık duş alınmalıdır.

Bütün bunların dışında, yapı endüstrisinde plastik yerine yaz aylarında ilave ısı artışına yol açmayan malzemelerin kullanılmasının konut ve işyerlerindeki ısı döngüsü açısından önemli olabileceği hatırlanmalıdır.

bi_özet gayrimenkul | 2. sayı | Temmuz 2017

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s