İyilik-Sağlık…

Ayşe Hasol Erktin, Mimar, HAS Mimarlık, ayse.erktin@hasmimarlik.com.tr

Binaların, içinde yaşayanları iyi hissettirmeleri beklenir. “İyi mimarlık”, binaya girer girmez kişiyi kaplar, çevreler, tam olarak tanımlanamayan duygularla sarmalar. Çağımızda, artan stres ve yeni kuşağın mutlu yaşam arayışı, mimarlığa da ayrı bir sorumluluk yüklüyor. Yalnızca işlevsel çözümler değil, beden ve ruh sağlığını destekleyici tasarımlar gerekiyor.

Sağlık kavramı, geçmişte yalnızca hastaneler, kür otelleri, huzurevlerinde öne çıkarken günümüzde büro binalarında, konutlarda da kullanıcılar, sağlıklı yaşam olanakları bekliyorlar. “İyilik-sağlık”, her bina türünde aranıyor. Temiz hava, spor olanakları, masaj/meditasyon alanları, sauna/buhar odalarının yanı sıra, doğal gıda ve yeşil alanlar da günümüz binalarının ihtiyaçları arasına katıldı. Bundan böyle, “sağlık” ve “iyilik” kavramlarını, yalnızca belli bina türlerinde değil, bütün binalarda dikkate almak durumundayız.

Erişilebilirlik: Dünya nüfusu gitgide yaşlanıyor. Yaşlanan kitle, hem çalışmaya devam ediyor, hem de yavaşlayan bedenleriyle uyumlu tasarımlar bekliyor. Yalnızca yaşlanan çoğunluk için değil, gelişen toplum bilinciyle birlikte, toplumun bütün kesimlerine hitap eden çözümler gerekiyor. Çocuklar, hamileler, engelliler, hastalar için de hayat devam ediyor ve bu kesimlerin yaşamdan kopmaması amaçlanıyor.

Binalarda engelsiz yaşam için yalnızca rampalar, fiziksel yönlendirmeler değil; aynı zamanda gözleri zayıflayanlar için doğru aydınlatma gibi, sağlık sorunlarında alarm ve uyarı sistemleri gibi yenilikleri de dikkate almak gerekiyor. Örneğin giyilebilir teknolojiler, sağlık taramalarını günlük bazda yapabiliyor. Şeker, nabız gibi izlenmesi gereken unsurlar, merkezi bir bilgi ağında birikebiliyor. Gereken uyarılar, ilgililere gönderilebiliyor. Düşme riski bulunan kişilerin yaşam alanlarında, döşemelerde darbeye duyarlı alarm sistemleri uyarı verebiliyor. Hafıza sorunu yaşayanlarda güzergâh taraması yapılabiliyor.

Spor: İster konut ister otel ister büro binası olsun, kullanıcılar vakit geçirdikleri yerlerde, spor olanakları sağlanmasını bekliyorlar. Dış alanın uygun olmadığı binalarda, en azından koşu bandı, kürek, bisiklet ve ağırlık çalışması düşünülmeli. Kullanıcılar, konut, ofis, okul ve otellerde, olanakların elverdiği ölçüde ayrıca yüzme havuzu ve koşu parkuru gibi öğeleri arzu ediyor.

Rahatlama: Oteller, sağlık klinikleri ve huzurevleri ile başlayan “farkındalık” ve “rahatlama” eğilimi, günlük yaşamın gerilimli temposundan etkilenen herkesi kavradı. Artık konutlar ve ofislerde de rahatlama mekânları isteniyor. Sauna/buhar odası gibi vazgeçilmezlerin yanı sıra masaj, bakım ve kuaför hizmetleri için de mekân ayrılması söz konusu.

Doğal Yaşam: Yeni kuşak binalarda sıfır atık, temiz su, temiz hava, doğal yiyecekler de beklentiler arasında. Binaların hem çevreci olması arzu ediliyor hem de doğal hava, doğal aydınlatma, yeşil alanlar, doğal tarım olanakları sunması isteniyor. Binalarda temiz hava kalitesinden tutun, servisi yapılan yemeğin içindeki ürünlere kadar her unsur doğallık sınavına tâbi tutuluyor. Dolayısıyla binalar, yalnızca içinde yaşayanları değil, kendilerini de “sağlıklı” tutmalı.

Yalnızca “spa”larda, tatil köylerinde ya da özel kliniklerde değil, yaşamın her anında sağlık ve farkındalık öne çıktı. “Ömrü uzatma” kavramı, binalara da yansıtılıyor.

Binalar yalnızca barınma amaçlı değil, yaşama değer katma, keyif verme ve yaşamı uzatma amacına yöneliyor.


bi_özet gayrimenkul |Ağustos 2019