Engin Başaran, Tüketici Uzmanı, Onursal Başkan Tüketiciler Derneği (TÜDER), engin4basaran@gmail.com
Barınma, tüketicilerin en temel evrensel haklarından ve ülkemizin en ciddi sorunlarından biridir. Tüketicilerin güvenli, sağlıklı, iyi çevresel koşullara sahip, nitelikli konutlarda barınmaları bir ülkenin gelişmişliğinin/ekonomik kalkınmasının önemli bir göstergesidir. Son yıllarda ülkemizde “kentsel dönüşüm” adı altında inşaat sektörü ekonominin lokomotifi durumuna getirilmiştir. TOKİ’nin bir nevi seferberlik ilan ederek Türkiye’nin 81 ilinde 832 bin konutun yanı sıra pek çok firma binlerce markalı konut inşa etmiştir. İnşa edilen bu konutların satışları çoğunlukla banka kredisi alarak gerçekleştirilmiş; ancak gerek Türkiye ekonomisinin istikrar sorunu, gerek finansal bilinçten yoksun tüketicilerin satın alım davranış biçimleri, gerekse mevcut yasalardaki boşluklar, uygulamadaki eksiklikler veya kimi müteahhitlerin yasa/etik dışı uygulamaları nedeniyle tüketici mağduriyetlerinin yaşanması kaçınılmaz olmuştur; “konutzede” denilen birçok mağdur konut alıcısı ortaya çıkmıştır.
Kimi inşaatlar borç nedeniyle iflas etmiş, kimi inşaatlar TMSF’ye devredilmiş ve birçok şirket ya konutları zamanında teslim edememiş ya da sözleşmede yer alan şartları yerine getirmemiştir. Konut satın aldığını zanneden binlerce tüketici de yüz binlerce liralık kredi borçlarını/ev kiralarını bir yandan ödemeye çalışırken bir yandan da yıllarca hukuk savaşını sürdürmüşlerdir. Çok sayıda şirketin ortada bıraktığı konutzedelerin sorunu, uzayıp giden yargı davalarıyla çözümsüz bir şekilde ortada beklemektedir. Konutzede oluşumunun önüne geçilmesinde “yasa yapıcılar, düzenleyici kurumlar, kredi veren kurumlar, yargı…” etkisiz kalmış ve kökten bir çözüm üretilememiş; konutzedelerin mağduriyetleri katlanarak artmıştır.
Türkiye’de yaşanan konutzede sorunlarına bakınca, insan sorgulamadan geçemiyor:
Bu ülkede isteyen herkes kolaylıkla müteahhit olabiliyor (eğitim, finansman gücü vb. aranmadan). Müteahhitler; toprak sahibinin onayını almadan siteler kurabiliyor; toprak sahibi ve konut alıcısı karşı karşıya gelebiliyor. Kimi müteahhitler, mevcut binaları da arsa sahipleri eliyle kurdukları paravan firmalarla kaçırıp tekrar tekrar para kazanmaya çalışabiliyor. Sigorta ve teminat olmadan çok büyük inşaatlar yapılabiliyor. Dere yataklarına rahatlıkla inşaat yapılabiliyor! On kat ruhsat verilen projeye beş kat daha çıkılabiliyor ve aynı daireler 3-5 kişiye daha satılabiliyor, projede olmayan daireler satılabiliyor, projelerde değişiklik yapılabiliyor vb! Yeter ki iste… Geri dönüp dönmemesine fazlaca kafa yorulmadan -istikrarsız ekonomik ortamda- kredi kolaylıkla verilebiliyor!
Sonuçta tüm ilgili yasal düzenlemelerin, mevcut uygulamaların vatandaşı mağdur edecek/edebilecek her tür olumsuzluğun en baştan önüne geçilebilecek nitelikte ve etkide olmadığı açıkça görülebilmektedir. Mevcut yasal düzenlemelerin uygulanabilir, yaşama geçirilebilir olmasında büyük sorunlar yaşanması yanında; yasalara uymayanlar / konut alıcılarını mağdur edenler için çok etkin yaptırımların da yaşama geçirildiği pek söylenemez.
- Sorunun en ilginç yanı da herkes konut satın alacak tüketicinin;
- Konut almadan önce belediyelerde, tapu dairelerinde araştırıcı/sorgulayıcı emlak danışmanı ve müteahhitin güvenli olup/olmadığını araştıran bir hafiye,
- Krediyi çok doğru kullanabilen, iyi hesaplamasını bilen finans uzmanı,
- Tüketici hakları dışında konut finansmanı, Çevre Bakanlığı, kentsel dönüşüm, tapu ile ilgili yasal düzenlemeleri iyi bilen bir hukuk uzmanı olmasını
Yaşanan ağır konut sorunlarında; tüketicilerin kusurlarının da elbette payı vardır; ancak ortalama bilgi/bilinç sahibi bir tüketiciden de yukarıda sıraladığımız uzmanlıkları beklemek gerçek dışıdır, haksızlıktır! Eğer yıllardır yaşanan çok ağır konutzede sorunu hâlâ sürmekte ve yaşanan mağduriyetler bugüne kadar çözümsüz kalmakta ise -uygulamada olan noksanlıklar bir yana- derli/toplu, güncel sorunlara çözüm olacak yeni yasal düzenlemelere, etkin uygulamalara ve ciddi yaptırımlara çok büyük ihtiyaç olduğu ortadadır. Elbette ki hükümetin sekiz yıldır mağduriyet yaşayan tüketicilerin sorunlarına en kolay/hızlı/ucuz çözümü getirme sorumluluğu bulunmaktadır! Binbir zorlukla konut alacak tüketicilerin mağduriyet yaşamaması için hükümetler, gereken her şeyi “mağduriyet yaşanmadan önce” yapmalıdırlar! Zayıf/güçsüz/örgütsüz tüketiciler büyük güçlerin önünde çaresiz bırakılmamalıdır!
bi_özet gayrimenkul | Ağustos 2019