Fas’ta Türkiye’yi Temsil Edecek Enerji Verimli Konut Projesi: “ReYard”

Sürdürülebilir Konut Tasarım Yarışması Solar Decathlon’da “ReYard” isimli projeleri ile finale kalan Solar Decathlon Türkiye ekibinden koordinatörler Ilgın Yeşim Eldeş ve Esra Kıygın, mimari ekip lideri Aslı Aldemir, pazarlama ekibi lideri Hamdi Erkök, sponsorluk ekibi lideri Alişan Gönül ve mekanik ekibi lideri İsmail Çelik ile konutlarda enerji tüketimini konuştuk.


Solar Decathlon Türkiye Ekibi “Team Bosphorus”
Fotoğraf: Hüseyin Ketencioğlu

Solar Decathlon Nedir? Bize bu yarışmanın tarihinden, amacından ve sürecinden bahseder misiniz?

Ilgın Yeşim Eldeş (Yüksek Lisans Öğrencisi, Mimarlık Fakültesi, İTÜ) | Solar Decathlon, Amerikan Enerji Bakanlığı’nın (DOE) ilk defa 2002 yılında Amerika’da düzenlediği öğrencilere yönelik uluslararası bir konut tasarım yarışması. Tükettiği enerjiyi üretebilen, sürdürülebilir ve ekolojik evlerin tasarlanmasını; böylece hem enerji tüketimi ve sürdürülebilirlik konularında toplumda sosyal bir bilinç oluşturmayı hem de süreç içerisinde üretilen inovatif malzemelerle bilime; üniversite iş birlikleri ve öğrencilerin katılımıyla ise meslek eğitimine ve akademiye katkı sağlamayı amaçlıyor.

İki aşamadan oluşan yarışmada ilk elemeden sonra takımların sayısı 20’ye iniyor. İkinci aşamaya kalan ekipler yarışmanın düzenlendiği yerde 15 gün içerisinde projelerini 1/1 ölçekte inşa ediyorlar ve yarışmaya da ismini veren “dekatlon”a atıfla 10 değerlendirme kriteri; mimari, market potansiyeli, mühendislik, iletişim, inovasyon, su yönetimi, sağlık ve konfor, cihazlar, ev yaşamı ve enerji üzerinden jüri tarafından değerlendiriliyorlar.

Team Bosphorus olarak 1. aşamada ilk 20’ye kalan takımlardan biriyiz ve 2019 Eylül ayında Fas’ta gerçekleşecek 2. aşamaya hazırlanıyoruz.

Bu yarışmaya Türkiye ne zamandan beri katılıyor? Bu yıl Türkiye’yi temsil eden Team Bosphorus ekibini tanıyabilir miyiz?

IYE | Türkiye’nin bu yarışmadaki serüveni 2011 yılında başladı, daha önce 3 kez 2. aşamaya kalmasına rağmen fiilen finale katılamadı. 2013 yılında ODTÜ’lü öğrencilerin bir projesi 2. aşamaya kalmış, projelerini inşa edecek sponsor bulamadıkları için devam edememişlerdi. 2017 yılında ise Team Bosphorus ekibi Çin’de düzenlenecek yarışmaya katılmak üzere bir proje geliştirmiş ama firmalar, ürünlerinin Çin’de taklit edilmesi çekincesi ile sponsor olmaya yanaşmadıkları için ekip yarışmadan çekilmek zorunda kalmıştı.

Ben bu ekibe Fas projesi için çalışmalara başlandığında dahil oldum. Elektrik, çevre, inşaat, makine, endüstri mühendisleri, endüstri ürünleri tasarımcıları, iç mimar ve mimarlardan oluşan multidisipliner bir takımız ve toplamda 40 kişiyiz. Ayrıca alanında yetkin akademisyenler ve iş dünyasındaki profesyoneller de mentörlerimiz. Profesyonel hayatta bir araya gelmeyen veya profesyonel anlamda çatışma halinde olan farklı disiplinlerin bu süreçte bir arada çalışma imkânı bulmasının bu yarışmanın en güzel yanlarından biri olduğunu düşünüyorum.

Türkiye ekibi olarak “ReYard House” isimli projeniz finale kalan 20 projeden biri oldu. Projenizde hangi yaklaşımlar ve teknolojiler öne çıkıyor?

Aslı Aldemir (Yüksek Lisans Öğrencisi, Mimarlık Fakültesi, İTÜ) | Tasarımın 1/1 ölçekte üretileceği bu yarışmada, öncelikle mimari ekip olarak okulundan, işinden, sosyal yaşantısından memnuniyetle zaman ayırarak bu proje için çalışan 4 öğrenci olduğumuzu söylememiz gerekir (Aslı Aldemir, Ilgın Yeşim Eldeş, Bekir Süleymanoğlu, Avni Yılmaz). Mimari ekip olarak ilk önce Fas’taki sıcaklık, rüzgâr, yağış gibi iklimsel verileri analiz ederken aynı zamanda gündelik hayatın nasıl yaşandığını, mahremiyete bakış açılarının nasıl olduğunu, evlerin nasıl kullanıldıklarını, birçok kanaldan -kitaplar, makaleler, Faslılar ile röportajlar ve fotoğraflar ile- öğrenmeye çalıştık. Fas kültüründe Türk Evi’ndeki “hayat”ı da anımsatan, içinde su unsuru bulunan, açık koridor sistemli genellikle toprak olarak üretilen “Riad” adını verdikleri bir ev tipolojisi bulunmakta. Fas’taki geleneksel yapı tipolojisine ve yapım tekniklerine doğa dostu alternatifler geliştirilmesinin istendiği yarışmada bunun bir avantaj olduğunu düşünüyoruz.

Bize artı puan getireceğini düşündüğümüz bir diğer husus ise yerel malzeme kullanımı. Fas’ta yerel, ekolojik malzeme bizce toprak. Türkiye’de toprak denildiğinde akla gelen ilk isim olan Prof. Dr. Ruhi Kafescioğlu mimari mentörlerimizden biri. Ekiple birlikte çalışmalara katılan hocamızın geliştirdiği “Alker” yöntemine göre killi toprak, alçı, kireç ve su bir araya geldiğinde ortaya beton gibi mukavemetli aynı zamanda tamamen ekolojik olan ve yerinde döküme müsaade edebilen, ısı yalıtım değerleri yönünden de oldukça gelişmiş bir malzeme çıkıyor. Ancak bu yarışmada duvarlarından peyzajına, ses sisteminden mobilyalarına kadar bütün evi 15 gün içinde tamamlamamız gerektiği için yerinde döküm yapamıyoruz. “Alker”in öğretileri ile geliştirilen yeni bir katkılı toprak sistemini prekast olarak üretmeyi hedefliyoruz. Bu bağlamda da Fibrobeton firmasıyla yaklaşık 1,5 aydır Ar-Ge çalışmaları yapmaktayız.

Bize göre, 20 proje arasından öne çıkmamızın en büyük anahtarı, geçmişin bilgisiyle bugünün teknolojisini harmanlayabilmemiz; keza proje komitesi tarafından istenilen 2 teslimde de bu yaklaşımımızı olumlu bulduklarını belirttiler. Projemizin ismi olan “ReYard” da geçmişteki yapım yöntem ve tipolojilerini yorumlayarak yeniden tanımlamamız üzerinden İngilizce avlu anlamına gelen courtyard ve yenilenebilir anlamına gelen renewable kelimeleri birleştirilerek kurgulanmıştır. Bugün ve yarın için dünden vazgeçmemek gerektiğini göstermek istiyoruz.

Hamdi Erkök (4. Sınıf Öğrencisi, Makine Mühendisliği Fakültesi, YTÜ) | Atıktan enerji üretimi yaklaşımı (biyogazdan ısı ve elektrik enerjisi), fotovoltaik paneller, termal güneş panelleri, havadan suya ısı pompası, alg teknolojisi bu projedeki teknolojik gelişmeler olarak sayılabilir. Sürdürülebilir yapı inşası kapsamında mikroalglerin kullanımı tasarlandı ve ona uygun modellemeler geliştirildi. Böylece konutta oluşacak organik atıklar biyogaz olarak değerlendirilecek. Biyogazdan enerji elde edilirken açığa çıkan karbon emisyonu mikroalglerden tasarlanan yosun havuzunda giderilecek.

Bundan sonraki süreçte neler olacak? Bu proje inşa edilecek mi?

Esra Kıygın (Endüstri Ürünleri Tasarımcısı, İTÜ) | Bu noktada, sponsorluk yarışmanın bundan sonraki bütün süreçlerine dahil olmamız için önemli bir faktör diyebilirim. Eğer yeterli sayıda destekçi bulabilirsek, 2019 Mayıs ayında projeyi burada inşa etmeyi, daha sonra da 2019 Eylül ayında yarışmanın 2. ayağında Fas’ta inşa etmeyi amaçlıyoruz.

Türkiye’de yenilenebilir enerji ve konutta enerji tüketimi gibi konularda nasıl çalışmalar yürütülüyor? Bu konunun önemi toplum tarafından yeterince biliniyor mu?

Alişan Gönül (Araştırma Görevlisi, Makine Müh. Fakültesi, YTÜ) | Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de enerji tüketimi ekonomik büyümeye, teknolojik gelişmelere ve nüfus artışına paralel olarak sürekli bir artış eğilimi içinde. Enerji kullanımı üzerine yapılan çalışmalarda, enerji tüketiminin önümüzdeki yıllarda artarak devam edeceğine değiniliyor. Günümüzde dünyadaki enerji ihtiyacı %80’lere varan oranlarda fosil enerji kaynaklarından karşılanıyor. Bu tip enerji kaynaklarının önümüzdeki 30 yıl içerisinde önemli ölçüde azalacağı tahmin ediliyor. Fosil enerji kaynaklarının çevreye verdiği zararlar göz önüne alındığında, ülkelerin enerji taleplerini karşılaması için yenilenebilir enerji sistemlerini kullanmaktan başka bir şansı bulunmadığı ortada. Bu kapsamda ülkemizde son yıllarda yenilenebilir enerji açısından güneş ve rüzgâr santrallerinin kurulması yönünde birtakım çalışmalar yapılmakta. Bu enerji kaynaklarının yanı sıra sürdürülebilirlik kapsamında biyogaz santralleri ile jeotermal kaynaklardan da faydalanmaya yönelik çalışmalar mevcut. Günümüzde ülkemizin enerji talebinin yaklaşık %10’luk dilimi yenilenebilir enerji ile karşılanıyor. Bu değerin çok daha yükseklere taşınması için bu alanlarda yapılan yatırımların artırılması gerekiyor. Bu amaçla hem santrallerin kurulması hem de daha küçük ölçekte ve bireysel olarak yenilenebilir enerji kullanımına yönelik pek çok teşvik programı bulunuyor. Enerji tüketiminin en fazla olduğu yerlerden birisi de konutlar. Enerji bakanlığı verilerine göre enerji tüketimimizin %40’a yakını konutlardaki kullanımından kaynaklanmakta.

Son yıllarda konutlarda enerji tüketimini azaltmaya yönelik ülkemizde Bina Enerji Performansı Yönetmeliği (BEP) adlı bir proje ve program geliştirildi. Bu program vasıtasıyla binalardaki enerji kullanımı ve iyileştirilmesine yönelik çalışmalar yapılması planlandı. Bu program aracılığıyla konutlarda enerjinin nerelerde çok kullanıldığı ve enerji tüketiminin nasıl azaltılabileceği öngörülebilir. Ayrıca buzdolabı, klima gibi pek çok cihazda enerji etiketlemesi üzerine çalışmalar da mevcut. Etiketlemede beklenen değerleri karşılayamayanların üretimden kaldırılmasına yönelik çalışmalar da var. Isı enerjisini azaltmaya yönelik kombi gibi bireysel sistemlerden ziyade merkezi sistemlere yöneltmeyi amaçlayan çalışmalar ve yönetmelikler oluşturuluyor. Bunların yanı sıra yenilenebilir enerji santralleri kurmak için lisanslama çalışmalarının yapıldığı biliniyor.

Yenilenebilir enerjinin kullanımı konusunda toplumsal bilinç istenen noktalarda değil maalesef. Aslında yenilenebilir enerji sistemlerinin kurulması gerektiği hemen herkes tarafından ifade ediliyor. Ancak öncelikle enerji tüketiminin daha aza indirilmesi noktasında bir bilincin oluşturulması gerekiyor. Bu kapsamda binaların ısı yalıtım standartlarına uygun yapılması, mimarilerin enerji etkin şekilde tasarlanması ve elektrikli cihazlarda enerji tüketimi en az olan cihazların kullanılması gibi başlıklarda bir bilincin oluşturulması gerekiyor. Bireysel anlamda yenilenebilir enerji kullanımında fotovoltaik paneller ve türbinler gibi ekipmanın ithal edilmesi ilk yatırım maliyetlerini oldukça yükseltmekte. Dolayısıyla bireysel kullanım noktasında bu sistemlere geçiş istenen seviyelerde değil. Bu durumda ancak bu sistemlerin yerli üretim ve teknoloji ile elde edilmesi sağlanabilir. Kullanım arttıkça bilincin de hızla artacağını düşünüyorum.

Enerji verimli konut konusunda Türkiye diğer ülkeler ile kıyaslandığında nasıl bir yerde ve bizden iyi durumda olan ülkelerden neleri örnek alabiliriz?

AG | Enerji tüketim verileri incelendiğinde gelişmiş ve gelişmekte olan pek çok ülkeye göre konutlarda enerji kullanım oranlarımızın çok iyi olduğunu söyleyemeyiz. Bunun başlıca sebepleri arasında çarpık kentleşme, enerji verimliliği göz önünde bulundurulmadan yapılmış olan eski binalar, enerji etkin kullanım standartlarının geç oluşturulmuş olması, kullanılan cihazların enerji sınıflarının düşük olması sayılabilir. Gelişmiş ülkelerin konutlardaki enerji politikalarını hayata geçirme sürecinde daha katı davrandığı görülüyor. Örneğin ülkemizde ısı yalıtımı standardı olan TS 825 Avrupa Birliği standartlarına uyumlu hale getirilmeye çalışılarak ancak 1998 yılında yürürlüğe girebildi.

Sizce konutlarda enerji tüketimini azaltmak için neler yapılabilir?

İsmail Çelik (Yüksek Lisans Öğrencisi, Enerji Enstitüsü, İTÜ) | Enerjiyi etkin kullanan cihazlar tercih edilmeli, ısı yalıtımına önem verilmeli, farklı iklim verilerinde yapılacak binalarda mimari enerji etkin kullanılacak şekilde tasarlanmalı, yenilebilir enerji sistemlerinin üretiminde ve kurulumunda teşvikler artırılmalıdır. Atık yönetim politikası oluşturularak daha sürdürülebilir enerji sistemleri tasarlanabilir.

bi_özet gayrimenkul | 6. sayı | Kasım 2018